Üniversitenin ilk günü bir öğrencinin hayatında unutulmaz bir dönüm noktasıdır. Yeni bir şehir, yeni insanlar, bilinmeyen bir kampüs… Hepsi heyecan verici olduğu kadar biraz da tedirgin edici olabilir. Özellikle de aklında şu sorular varsa: “Üniversitenin ilk günü ne zaman başlıyor?”, “İlk gün ders olur mu?”, “Sınıfımı nasıl bulacağım?”, “İlk hafta yoklama alınır mı?”, “Ne giysem, ne götürsem?”
Merak etme. Bu yazı üniversitenin ilk günü tavsiyeleri arayan tüm öğrenciler için kapsamlı bir rehber niteliğinde. Oryantasyon programından ilk gün çantana koyman gerekenlere, sınıfını nasıl bulacağından ilk gün nasıl arkadaş edinilir sorusuna kadar aklındaki tüm soru işaretlerini açıklığa kavuşturacağız.
Bu hem bir akademik bir başlangıç hem de kişisel gelişimin, sosyal ağların ve kariyer hedeflerinin şekilleneceği bir sürecin ilk adımı. Üniversitenin ilk yılı bu uzun yolculuğun temelidir. Bu yüzden üniversitenin ilk günü ne yapmalıyım diyorsan okumaya devam et. Sana yol göstermek ve bu başlangıcı daha kolay ve anlamlı kılmak için buradayız.
Üniversitelerin akademik takvimi her yıl değişiklik gösterebilir. Ancak genel olarak devlet ve vakıf üniversitelerinde Güz Dönemi, Eylül ayının ikinci veya üçüncü haftasında başlar. Bazı üniversiteler bu tarihten bir hafta önce oryantasyon programları düzenler; bu nedenle kampüse ilk kez ayak basacağın tarih resmi derse başlama gününden biraz daha erken olabilir.
Yatay geçişle gelen, ek kontenjanla yerleşen ya da özel öğrenci statüsünde başlayanlar için takvim daha farklı işleyebilir. Bu yüzden bağlı olduğun üniversitenin resmi web sitesindeki akademik takvimi mutlaka kontrol et.
Bu sorunun cevabı üniversiteden üniversiteye değişir.
Bazı üniversitelerde ilk gün tamamen tanışma, oryantasyon ve bilgilendirme süreciyle geçerken, bazı bölümlerde dersler doğrudan başlar. Özellikle yoğun programı olan bölümlerde (örneğin sağlık, mühendislik, teknik programlar) ilk gün bile ders işlenebilir.
Ayrıca bazı öğretim görevlileri dersi doğrudan başlatmasa da yoklama alabilir, önemli bilgiler verebilir veya dönem planını anlatabilir. Bu yüzden ilk gün derse gitmeme gibi bir lüksün yok. O gün orada olman hem dersleri kaçırmaman hem de sınıf arkadaşların ve hocalarınla ilk teması kurman açısından önemli.
Genellikle üniversitelerde ilk hafta yoklama alınmaz. Ama bu “nasıl olsa yoklama yok” diye derslere gitmemen gerektiği anlamına gelmez. Aksine ilk hafta sınıfı, hocaları ve dersin işleyişini tanımak açısından çok önemlidir. Pek çok akademisyen ilk derste yoklamayı tanışma amacıyla kullanır; sırayla adınızı söylemenizi, kendinizi kısaca tanıtmanızı isteyebilir. Bu aynı zamanda ilk izlenimlerin oluştuğu andır. Yani sen orada yoksan, yok sayılırsın. Bu yüzden ilk derste orada olman sadece devamlılık değil, aynı zamanda aidiyet duygusu açısından da önemlidir.
O gün podyuma çıkmayacaksın ama pijamayla da gitmiyorsun. Rahat, sade ama özenli kıyafetler tercih et. Ne kendini kasacak kadar şık ne de umursamaz görünecek kadar salaş ol. Temiz ve kendini iyi hissettiren bir kombin hem özgüvenini artırır hem de ortama uyum sağlamanı kolaylaştırır. Ayakkabınla çok yürüyebileceğini hesaba kat; kampüs sandığından büyük olabilir.
Mutlaka bir not defteri ve kalem al. Yanına öğrenci belgen, kimliğin ve varsa üniversitenin verdiği başlangıç belgeleri gibi evrakları koy. (Öğrenci belgeni edevlet üzerinden alabilirsin.) Bir de su şişesi bulunsun çantanda. Telefon, cüzdan, kulaklık gibi olmazsa olmazları zaten unutmazsın ama bunlara bir de biraz merak, biraz da heyecan eklersen işte o zaman tam donanımlı bir ilk gün geçirmiş olursun.
İlk günün amacı derse girmekten çok ortama alışmaktır. Ama bu “gez, toz, gününü boş geçir” demek değil.
İşte üniversitenin ilk gününde yapılabilecek mantıklı ve faydalı birkaç şey:
İlk gün “sistemi çözmeye” çalıştığın gündür. Kendini baskı altında hissetme ama tamamen de salma.
Okulun ilk günü biraz gergin geçebilir. Ama herkes aynı durumda. Ufak bir gülümseme, selam verme ya da “Bu sınıf mıydı acaba?” gibi basit bir soruyla bile samimi bir diyalog başlatabilirsin. Ortak ilgi alanlarını öğrenmek için meraklı sorular sormaktan çekinme. Girişkenlik, üniversite arkadaşlıklarının yapı taşıdır.
Hemen konuşma baskısı hissetme. İlk gün ortamı tanımak için de bir fırsattır. Kim kiminle, nasıl iletişim kuruyor? Hocalar nasıl biri? Sınıfın havası ne? Bunları fark etmek için gözlem yap ve dinle. Bu sayede ileride daha sağlıklı ilişkiler kurarsın.
Herkesin yanında biri olacak diye bir kural yok. Yalnız gelmek veya günün bir kısmını yalnız geçirmek son derece normal. İlk günlerde kurulan arkadaşlıkların bazıları sonradan anlamsızlaşabilir. O yüzden arkadaş bulmak için acele etme, hele hele “herkesle samimi olayım” baskısı asla kurma kendine. Önce bir izle, ortamı çöz, sonra sana uygun insanlarla yavaş yavaş bağ kurarsın.
Hocalarını tanımaya ve ders düzenine alışmaya odaklan. Çünkü orası sadece sosyalleşme yeri değil; geleceğini kuracağın bir kariyer köprüsü. Önceliklerini unutma. Arkadaşlıklar için zaten bolca vakitn olacak.
Daha ilk haftadan “aman ne olacak” diyerek derse gitmeme gafletine düşme. O ilk derslerde sadece konulara giriş yapılmaz, hocaların tavrı, yoklama sistemleri, dersin işleyişi ve sınıf ortamı hakkında önemli ipuçları da ortaya çıkar. Ayrıca bir hocayla ilk izlenim her zaman kritiktir. Düzenli katılım hem motivasyonunu artırır hem de akademik çevrenle sağlam bir bağ kurmanın önünü açar.
Üniversite tabii ki sadece derslerden ibaret değil. Hatta asıl kazanımlar çoğu zaman sınıf dışında başlar. Kampüsün dört bir yanına asılmış kulüp tanıtım afişlerine göz at. Örneğin, İstanbul Teknik Üniversitesi'nin kulüp listesine buradan ulaşabilirsin. İlgi alanına hitap eden bir kulübe katılmak senin gibi düşünen insanlarla bir araya gelmeni sağlar. Hem arkadaş çevren genişler hem de soft skill dediğimiz “iş dışında işe yarayan” becerilerini geliştirirsin.
Kütüphaneyi sadece sınav haftası keşfetmek zorunda değilsin. Spor salonu, yemekhane, etüt odaları, kampüs içi kafeler… Hepsini ilk haftalarda turlamak seni ortama çok daha hızlı adapte eder. Nerede ne var bilmek, hem zaman kazandırır hem de yeni sosyal etkileşimlerin kapısını aralar. Bu yerleri sadece birer vakit geçirme mekânı olarak değil, fırsat noktaları olarak görmeye çalış.
Üniversitenin ilk günü korkulacak bir şey değil. Heyecanlı olman normal, hatta harika bir şey. Çünkü bu uzun ve unutulmaz bir yolculuğun sadece başlangıcı.
Kendin olmaktan vazgeçme. Merak etmeye devam et. Hatalar yapmaktan korkma. Ve bu yeni hayatın her anının tadını çıkar.
Unutma: Bu süreçte yalnız değilsin. TahtaApp olarak yolculuğunun her adımında yanındayız. Dilediğin zaman bize uğrayabilir, sana özel rehber içeriklerden faydalanabilirsin.
Şimdi yeni okul hayatına başlamadan önce kendini daha fazla hazır hissetmek istiyorsan bu yazımızın da hoşuna gideceğini düşünüyoruz; hemen göz atabilirsin:
Üniversiteye Girmeden Önce Bilinmesi Gereken 10 Şey
Tahta platformunda iki yol var: Bilgiyi paylaşarak eğitim dünyasına katkıda bulunun solver veya koç olarak gelir elde edin, ya da Tahta uygulamasını indirerek bilginizi genişletin ve sınavlara hazırlanın. Hangi yol sizi çağırıyor?
